Bulut Harcamaları Geleneksel BT Altyapı Harcamalarını 2020 Yılında Geçecek
Ülkemizde her ne kadar bulut hizmetleri istenilen düzeyde olmasa bile global Pazar bu konuda çok hızlı değişiyor. Değişim sadece büyük firmaları değil küçük firmaları da kapsıyor. Büyük veya orta ölçekli ya da küçük her firmanın bulut yatırımı için değişik motivasyonları olduğunu görüyoruz. Kimisi elindeki iş yükünü servis olarak alarak IT iş yükünden kurtulmak, kimisi ise çok yüksek bedeller ödeyerek işlettiği donanım parkurunu sürekli yaşatmak, iyileştirmek, korumak, yedeklemek gibi konulardan kaçmak istiyor. Tabiki public bulut üzerinde her bir üreticide ortalama 100’ ün üzerinde servis olduğunu düşündüğümüz zaman tabiki bu iki örneğin dışında yüzlerce değişik iş ihtiyacı görebiliriz.
Peki 2020 yılı neden önemli? IDC araştırmasına göre 2020 yılı ilk defa bulut altyapısı donanımlarına harcanan paranın geleneksel alt yapılarak harcanacak parayı geçtiği yıl olacak.
Aslında bu yıl henüz bitmese de geçen yıla göre public + private olmak üzere cloud altyapılarına yapılan yatırım azalmış durumda.
Peki bu düşüşün etkisi nedir? Tabiki Azure, AWS ve Google gibi büyük oyuncuların özellikle IaaS katmanındaki yatırımları bu rakamları çok etkiliyor. Yani geçen yıl yapılan büyük bir yatırımın bu yıl kapasite yeterliliğini riske atmaması yeni bir yatırım yapılmaması anlamına geliyor, bu da otomatik olarak küçükte olsa bir düşüş olarak yansıyor. Ancak trende bakınca bu oran giderek büyüyecek.
2020 yılı bu kırılımın ilk yılı olarak tahmin ediliyor. Tabiki bu global Pazar olup ülkemiz için böyle bir oran söz konusu değil. Burada önemli bir konu ise cloud kavramının sadece public cloud ile sınırlı kalmaması. Malum artık insanlar kendi veri merkezilerinde de private cloud altyapıları için yeni nesil donanım ve teknoloji yatırımları yapıyorlar. Bunlarda aslında regülasyon kaynaklı veya başka bir iş ihtiyacı için public cloud kullanamayan ancak cloud gibi esnek, hızlı, değişkenliğe adapte olan, otomasyon kullanımı sayesinde hata ve efor düşürebilen, merkezi yönetilebilen sistemler olarak karşımıza çıkıyor.
Burada ise ilginç bir bilgi daha var. ODM Pazar kaybetmeye başlıyor. Bu aslında çok kritik bir bilgi. Öncelikle ODM Direct nedir diye düşünebilirsiniz?
Başka bir firma için markalı bir ürün tasarlayan ve üreten şirketlere verilen genel isimdir. Üretimi standartlarını siparişi veren firma belirler. Örneğin Dell, HPE, Lenovo, IBM, EMC, Huawei, Nutanix ve benzeri pek çok marka kendi fabrikalarında kendi tasarladıkları ürünleri üretip markalarını yapıştırarak satarlar. ODM şirketleri (Örneğin Quanta Computer, Wistron Group/Wiwynn, Inventec Corporation, ve Compal Electronics) ise bir marka veya müşteriden gelen talep doğrultusunda ürünler tasarlar, üretir ve müşterisine teslim ederler.
ODM ile OEM çok karıştırılabilir. Eğer biz bir ürün üreteceksek ve bu ürün için gerekli parçalardan bir tanesini tasarımı bitmiş olarak ve pek çok farklı müşteriye bu ürünü satan bir redarikçiden alırsak, aldığımız bu tedarikçiye Originial Equipment Manufacturer OEM denir.
OEM ayrıca bilişim sektöründe daha çok markalı bir ürün için markasız alternatif olarak özetlenir. Örneğin X marka bir sunucu için X marka bir RAM 1000$ iken OEM üretilen RAM 350$ olabiliyor. OEM aslında bir nevi tasarlanmış bir ana ürünün yan ürünü olan parça temini yapan firmaların ürünlerine verilen genel isimdir.
Birde Original Equipment Supplier OES vardır ki o da, OEM bir üreticinin bize özel tasarım yaparak ürettiği ürünlere yada tedarikçilere verilen isimdir. Genel ise OEM, bize özel ise OES, tasarımı, özellikleri, isterleri bize ait sadece üretimi başka yerde ise ODM olarak özetlenebilir.
Doğal olarak ODM pazarı düşüş gösteriyor, benzer şekilde Dell, HPE gibi marka ürünlerde ise yükseliş var. Bunun en temel sebebi ise bulutun çıktığı ilk yıllarda donanım üreticilerinin gösterdiği direnç kırılıyor ve özellikle bulut alt yapılarına özel donanımlar veya o pazarda daha çok yer alma iştahı kabarıyor.
Evet global pazarda bunlar olurken biz bir yandan ülke dinamiklerimiz ile ilgilenmeye devam ediyoruz. Unutmayın ki ne global’ den uzak kalarak ne de yerel ihtiyaçlardan bağımsız iş geliştirerek bu sektörde başarıya ulaşamayız.
Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
Kaynak