Milli ve Yerli gündemine sahip bir ülkede Azure gibi bir alt yapı ile güvenliğinizi arttırmanın yollarını yazmak son derece heyecanlı aslında. Tabiki ben dahil tüm bulut uzmanlarının asıl dikkat çekmeye çalıştığı nokta gerek alt yapı gerekse teknoloji yatırımlarımızı doğru bir şekilde yaparak henüz üretmediğimiz teknolojiler için harcadığımız bütçeleri sınırlandırmaktır. Bu sayede aslında gerçekten yerli ve milli olan projeler içinde ek yatırım bütçelerine sahip olabiliriz. Ancak bütçemizi gelişi güzel kullandığımız sürece aslında bu ürünlere pek fırsat verilecek gibi değil. Yani motivasyon olarak yerli ve milliyi destekliyor ancak iş satın almaya gelince pek istekli olmuyoruz. Bu tabiki ayrı bir konu ve gündem ama bu yazıyı kaleme alırken aslında Dünyanın farklı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de günün sonunda yurt dışına çıkan veriler ile ilgili bir endişe olduğunu biliyor ve özellikle sağlık, finans gibi ülke için kritik verilerin yurt içinde saklanması noktasında hem fikir olduğumu belirtmek isterim. Bu nedenle zaten yurt dışı örneklerine de bakarsanız eğer bazı ülkelerde devlet alt yapıları için ayrı veri merkezleri olduğunu göreceksiniz.
Peki bizim odağımız neresi? Tabiki çok ciddi finans verileriniz, sağlık verileriniz veya devlet kurumuysanız devlet verilerinizi buluta koyamazsınız. Burada pek çok regülasyon gereği (BDDK, EPDK, SPK vb) bir kısıt olurken buradan gelen rüzgâr ile aslında pek çok servisi kullanma şansını kaçırıyoruz. Özel şirketler tabiki kar odaklı olduğu için aslında bulut servislerini en iyi kullanan şirketler oluyorlar. Örneğin bir yatırım gerektiğinde ilk olarak bu hizmeti buluttan hızlı bir şekilde alıp alamayacaklarına bakıyorlar çünkü aynı hizmeti yerleşik olarak almak için herhangi bir ürüne daha çok para ödeyecekleri kesin. Bu yedekleme, iş sürekliliği, güvenlik, izleme veya diğer temel ihtiyaçlar için çok açık bir şekilde görülebiliyor. Hatta son dönemde bulut alerjisi olan firmalarda bile (bulut alerjisi derken anlatmak istediğim aslında herhangi kritik bir verisini bulutta tutmayacak olsa bile bir şekilde bulut ile temas kurmak istemeyen, kimisi korktuğu için, kimisi bilmediği için uzak duran firmalar diyebiliriz) bulut yatırımlarını arttırmaya başladı. Günün sonunda çünkü örnek bir geçiş için 10TB disk alanı lazım oldu, hadi bir satın alma yapalım dediğiniz de karşınıza bir rakam çıkıyor, aynı alanı geçici olarak bulut üzerinden almak hatta kalıcı bile alsanız rakamlar çok uygun olunca ister istemez bulutu kullanmaya başlıyorlar. Veya çok ciddi boyutlardaki verileri analiz etmek için, toplu yapılan eylemleri kolaylaştırma veya otomatikleştirmek için gibi pek çok şirketin farkı ihtiyaçları için farklı çözümleri kullandığını görüyoruz. Güvenlikte son dönemde bu ürünlerin arasına girmeye başladı. Ever herkesin yerleşik sistemler için anti virüs, anti spam, IDS, IPS, DLP, Network izleme, Firewall, WAF derken şirket çapına göre çok ciddi rakamlarda güvenlik yatırımlarının olduğunu görüyoruz, ancak bir servisi veya alt yapıyı buluta çıkarınca sanki o dünyada bir güvenlik ihtiyacı yok gibi davranıyorlar. Ancak sorun yaşamaya başladıkları ancak böyle bir ihtiyacın olduğunu anlıyorlar. Bu sırada kullanmaya başladığı ürünlerin aynı zamanda yerleşik sistemler içinde çözümler sunduğunu öğrenince artık yeni yıl yatırım bütçeleri çok değişiklik gösteriyor. Bu konuda pek çok örnek ürün gösterilebilir aslında, özellikle güvenlik alanında OMS ve Azure Security Center’ ın birlikte kullanımı ile inanılmaz etkili bir güvenlik ağı kurabiliyorsunuz.
Azure Security Center hakkında merak ettiğiniz her konuda bir yazımı bulabilirsiniz;
Azure Security Center’ ı Nasıl Denerim?
Azure Security Center Free ve Standart Tier Farkları
Azure Security Center – Security Roles and Access Controls ve Security Policies and Recommendations
Azure Security Center – Data Collection and Storage
Azure Security Center – Ongoing Security Monitoring
Azure Security Center – Incident Response
Azure Security Center Alerts ve Veri Toplama Teknolojileri
Azure Security Center Custom Alert Rules
Peki nedir bu güvenliğinizi arttıracak 3 yöntem?
Öncelikle tabiki Azure Security Center gibi Microsoft tarafından sağlanan bulut güvenlik ürünleri ile güvenlik yatırımlarınızı azaltabileceğiniz gibi daha gelişmiş ürünleri kullanabilirsiniz.
Microsoft 50’ den fazla bölgede sahip olduğu Azure veri merkezileri için hem fiziksel hem de sanal güvenlik anlamında her yıl milyarlarca dolarlık yatırım yapmaktadır. Özellikle güvenlik alanında çalışan ve tek işi bu olan 3500 personeli vardır. Evet yatırım rakamları ve personel sayısını düşündüğünüz zaman pek çok güvenlik firmasından daha büyük bir organizasyondan bahsediyoruz. Çünkü bulut güvenliği geleneksel güvenlikten çok farklıdır. Temelde kullanılan donanımların bile özelleştirilmesinden tutunda sunulan servislere kadar milyarlarca kullanıcının eriştiği bu sistemleri sürekli olarak güvenli tutmak ciddi bir iştir.
Özetle Microsoft güvenlik konusunda son derece ciddi ve sürekli olarak yatırım yaptığı bir alan olduğu için mevcut azure güvenlik servislerini kullanmanız sizlerin de güvenlik alt yapısını daha üst seviyeye çekemeye yardımcı olacaktır.
Microsoft’ un bu alandaki bir diğer artısı ise bulut güvenlik sorumluluğunun ortak bir paydaş olduğunu müşterilerine her seferinde hatırlatmasıdır. Buna “Shared responsibility model” denmektedir.
https://sozluk.cozumpark.com/goster.aspx?id=4369&kelime=Microsoft-shared-responsibility-model
Bunun müşterilere kazanımı aslında kendi üzerlerine düşen güvenlik sorumluluklarını yerine getirmeleri durumunda aslında onlara vaat edilen SLA’ lerin geçerli olunacağının bilinmesidir. Bu sayede müşteriler hangi sorumlulukların kendilerine ait olduğunu kesin bir şekilde bilir ve ona göre yatırım yapar, personel görevlendirir.
Müşterilerin kendi sorumluluk alanlarındaki görevler içinde aslında hazır pek çok yerleşik ürün sunmaktadır. Azure Active Directory gibi tüm servisler için aslında merkezi bir kim ve erişim yönetim hizmeti sunar, bu hizmet ile beraber ister IaaS ister SaaS veya PaaS kullanın tüm bulut veya yerleşik alt yapınız için merkezi bir kimlik ve erişim yönetimine sahip olursunuz. Size düşen sadece örneğin kritik hesaplar için logon işlemlerini sıkılaştırmak, ekranlar ile izlemek ve benzeri güvenlik arttıracak çalışmaları yapmak kalıyor. Benzer şekilde Role-Base Access dediğimiz belirli yöneticileri sadece ihtiyaç duydukları yetkileri vererek gereksiz yetki nedeni ile kötüye kullanım veya hatalı eylemleri sınırlamış olursunuz.
Kimlik yönetimi yanı sıra güvenlik bir network altyapısı sunmaktadır. Virtual Network mantığı ile gerek sizin gerekse tüm müşterilerin alt yapılarını bir birinden izole etmiş ve bu alt yapıların erişim denetimini (kendi networkleriniz için) güvenli kılmak için kullanacağınız pek çok segmentasyon ve güvenlik aracını sunmuştur. İsterseniz Azure Express Route ile mevcut yerleşik network alt yapınızı direkt olarak Azure alt yapısı ile konuşturabileceğiniz gibi site-to-site vpn sayesinde de benzer deneyime sahip olabilirsiniz. Dışarıya açık web siteleriniz veya uygulamalarınız için Web Application Firewall kullanabileceğiniz gibi isterseniz RSA 2018 de duyurulan DDOS hizmetini de kullanabilirsiniz.
Tabiki en değerli varlığımız olan verilerimizin de hem saklama hem de dolaşım güvenli Microsoft için çok önemli. Burada endüstri Standartı güvenlik ve şifreleme teknolojileri kullanılarak dolaşımdaki verilerinizin başkaları tarafından izlenmesi engellenmektedir. Azure Key Vault sayesinde Azure storage üzerinde sakladığınız tüm verilerde şifreli olarak saklanmaktadır. Bu ve benzeri tüm şifreleme ve koruma özellikleri tabiki cosmos DB veya SQL içinde geçerlidir. En güzeli ise tüm bu güvenlik özelliklerini Azure Security Center üzerinden sorunsuz ve kolay bir şekilde yönetebiliyor olmanızdır.
Gelelim Azure ile size sunulan ve şirketinizin güvenlik seviyesini arttıran 3. temel özelliğe. “Intelligence” evet kullandığı ürünler gerçekten çok zeki ve özellikle milyarlarca kimlik doğrulama istekleri, ataklar, kötü içerikli mailler, sistem güncellemeleri, yetkisiz erişim denemeleri derken elinde inanılmaz bir veri bankası bulunmaktadır.
Böylesine büyük bir veri ambarına sahip olan Microsoft bu verileri aslında bizlerin güvenliği için kullanmaktadır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir müşteriye yapılan ve tespit edilen bir saldırı belki birkaç saat sonra bize yapılacaktır, ancak anlık izleme sayesinde bu konuda hızlıca aksiyon alınmaktadır. Aslında bu mantığı güvenlik üreticilerinden iyi biliyoruz. Örneğin bir firewall üreticisi en çok Dünya üzerinde şu kadar online kutum var der, bunu sebebi ben çok satıyorum demekten öte aslında benim çok ciddi bir bilgi ağım var demektir. Yani herhangi bir yerdeki kötü içerikli kodu, atağı görür ve bunun için global bir policy yazarak diğer müşterilerimiz korurum demek istiyordur. Microsoft bu oyuncuların arasında bu konuda en büyüğü diyebiliriz. Sadece birkaç rakam ile bunu anlatmak gerekir ise bir ayda bulut hizmetleri üzerinde 300 milyar kullanıcı kimlik doğrulama işlemi, 200 milyar spam veya kötü içerikli olması nedeni ile incelenen mailden bahsediyoruz. Özetle rakamlar gerçekten ne kadar ciddi bir istihbarat ağı olduğunu daha göz önüne seriyor.
Evet makalemin sonuna geldik. Amacım sizlere bulut hizmetleri ile aslında mevcut altyapınız dahil bulut üzerindeki sistemleriniz için daha güvenli bir Dünya sunabilirsiniz. Örneğin çok büyük güvenlik yatırımları yapmak yerine bunu aslında bir nevi kiralama mantığı ile bulut üzerinden bir servis olarak alabilirsiniz, bu sayede hem hizmeti denemiş hem de bulut teknolojilerinden yararlanmaya başlamış olursunuz.
Bir sonraki makalemde görüşmek dileği ile.
Kaynak
https://azure.microsoft.com/en-us/blog/the-3-ways-azure-improves-your-security/