Malum elektrikli araçlar, yapay zeka devrimi, artan insan popülasyonu, yeni veri merkezleri derken enerji temelli hizmet ve ürünler için inanılmaz bir enerji ihtiyacı doğuyor. Veri merkezleri ve AI şimdilik bu konuda biraz avantajlı, çünkü pek çok büyük bulut sağlayıcısı ya nükleer veya benzeri büyük enerji yatırımları ve anlaşmaları yapmış durumda. Yani hacimsel anlamda ve nadir element olmadan bu sorunu şimdilik geçiştirmiş gibi duruyorlar. Ancak özellikle elektrikli araçlar veya endüstriyel tesisler, yeni akıllı binalar bu konuda çok şanslı değil. Malum batarya teknolojisi yine kendi içinde bir devrim yaşıyor. Batarya şirketleri, otomotiv şirketlerinin yoğun baskısı altında ve tabi ki yatırım motivasyonu ile inanılmaz üretken çalışıyorlar. Ama geldiğimiz yer belli, her anlamda lityum bazlı bataryalar yüksek verim ve kompakt yapılar olsa bile kapasiteleri çok düşük. Araçlar için şu anda uygun dahi olsa özellikle teknolojik apartman, ev, bina, kule ve yine endüstriyel tesisler için batarya kesinlikle çok yetersiz. Bir aracın ihtiyaç duyduğu enerji ile kıyaslandığında bırakın tesisleri, plazaları bir müstakil ev bile ciddi sıkıntı çeker. Birde insanlar bir şekilde yanıcı – patlayıcı bir pilin üzerinde seyahat etmeye alışmış olabilir ama gece yatağında başını yastığa koyduğunda acaba bataryalar gece şenlenir mi diye endişe etmek istemiyor.

Gelelim konumuza, durum böyle olunca bilim insanları da bu alanda alternatif teknolojilere yöneldiler.

Alternatif bir yaklaşım sunan izotermal hava sıkıştırma sistemi, çevreden alınan havayı sıkıştırarak enerjiyi depoluyor. Bu teknoloji, ihtiyaç duyulan anda sıkıştırılmış havayı serbest bırakarak elektriği geri üretiyor. Sistemin verimliliği yaklaşık yüzde 70 seviyesinde ölçülüyor. Kimyasal bataryaların aksine bu sistem, nadir metaller yerine yaygın malzemelerle üretildiği için hem uygun maliyetli hem de çevre dostu bir çözüm olarak değerlendiriliyor.

Konteyner tabanlı yapıya sahip sistem, bir kompresör, üç ısı değiştirici, basınçlı hava tankları ve birkaç valften oluşuyor. Bileşenlerin tamamı piyasada yaygın olarak bulunan malzemelerden seçiliyor. Bu özellik, sistemi hem üretim açısından kolaylaştırıyor hem de bakım süreçlerini basitleştiriyor. Arıza durumunda sadece arızalı parça değiştiriliyor. Bu da sistemin 30 yılı aşan ekonomik ömre sahip olmasını sağlıyor.

Sistem, ölçeklenebilir yapısıyla farklı enerji ihtiyaçlarına uyum sağlayabiliyor. Depolama süresini artırmak için yalnızca hava tankı sayısını artırmak yeterli oluyor. Örneğin 5 saatlik enerji depolama süresi, ek tanklarla 10 saate çıkarılabiliyor. Bu özellik sayesinde gündüz güneş enerjisiyle üretilen elektrik gece saatlerinde de kullanılabiliyor. Özellikle apartmanlar ve iş yerleri için bu sistem, güneş enerjisinden kesintisiz faydalanmayı mümkün kılıyor.

Geliştirilen sistemin ilk endüstriyel prototiplerinin 2026 yılında tamamlanması bekleniyor. Ticari seri üretim sürecinin ise 2028 ile 2029 yılları arasında başlaması hedefleniyor. Geliştirilen ünite 200 kWh elektrik depolayarak 10 saatten fazla kesintisiz enerji sunabiliyor. Bu kapasite, birçok apartman ve iş yeri için gece boyunca yeterli elektrik sağlamaya yetiyor.

Published On: 06 Temmuz 2025 / Categories: Bilişim / 2,8 min read /

Bilgiyi Paylaşın!